4 Şubat 2015 Çarşamba

Bir Oğuz Varmış Emre'den İçeri....


İşte beni Sevgi kesmedi diye aranmaya başlarken o aranmaya başladım. Sonra Emre'yi buldum. Bayan Takıntı'nın mantıklı tahmini sonucu biz Emre'yi Melekler Kahvesi'nde bulduk bulmasına da bizim gittiğimizde saat 18 gibiydi galiba 21:30 boştu. O yüzden biz de oradaki görevliye siz olsanız kime giderdiniz diye sorduk. Bize Oğuz'u önerdi.

Bayan Takıntı ve ben hemen yazıldık tabi. İçtik kahvelerimizi bekliyoruz. O sıra bir türlü gelmedi bana. Halbuki çok da beklemedik. Kesmedi ya beni ondan Sevgi. Zaten bir bana bakamadı, herkese dediği en azından bir kısmı çıktı hatunun anlamadım gitti.

Sıra bana geliverdi neyse sonunda. Oğuz son derece pozitif, insana da o pozitifliği aktaran biri. Valla varolan tespitleri bayağı başarılıydı. Durumumla ilgili böyle çok güzel ayrıntılar verdi. Bayağı bir konuştu. Biraz psikologluğa bağladı bir ara. Hatta dayanamadı arada dedikodu bile yaptı. Albüm çıkarıyormuş galiba.

Neyse şimdiye kadar geleceğe dair birşey çıkamadı çünkü verdiği tarihler ileriye dönük. Ama tabii ki hepsi kafamda çıkarsa buradan Oğuz Oğuz diye bağırmayan adidir.

Şimdilik sevgiyle kalın

Öpüldünüz

27 Ocak 2015 Salı

Cafe Bi Melek'teki Sevgi


Bir önceki yazımda bahsetmiştim; o anki enerjiniz falcı ile uyumlu olduğunda o fal tadından yenmiyor. Her ne kadar Bayan Takıntı ile Kırmızı Kafa pek memnun kalmamış olsalar da ben Sevgi'den gayet memnun kaldım.

Benim Sevgi ile ilk tanışmam 2012 yılına dayanıyor. Onu Bayan Takıntı ve Kırmızı Kafa sayesinde tanıdım. O zamanlar hayatımı düzene sokma derdinden aklım fikrim ne olacak, nasıl olacak sorularındaydı. Bu soruların cevaplarını aslında bulmuşum da gerçekleşmesi ve de idrak etmem biraz zaman aldı :)

Yine kafamız atmış Bayan Takıntı ile gitmişiz Cafe Bi Melek'e kafamızdaki soruların yanıtlarını bulmaya. Randevu ile gittiğimiz için bir an evvel sıranın gelmesini bekliyoruz. Kahveleri ışık hızında içiyor ilk kim girecek diye konuşuyor arada dedikodu yapıyoruz. Derken sıra bana geliyor ve alıyorum soluğu Sevgi'nin yanında. O zamanki yeri daha istiklalin başlarındaydı hatırladığım kadarı ile. Neyse konuya geleyim. O zamanlar şu anki nişanlım ile sevgiliyiz ve ilişki biraz daha sağlam adımlara oturmuş gitme aşamasında. Bunun dışında ailevi ve de iş hayatımla ilgili bir dengesizlik var aklım bu konularda.

Sevgi kahveyi önüne aldı ama hiç içine de bakmıyor. Bana da arada bakıyor. Anlatmaya başladıkça gözler alakasız yerlerde biraz hızlı konuşuyor falan. İlk başlarda adapte olamadım, bir de söylediklerini kaydetmeme izin vermediği için gıcık olmuştum. O nedenle bir yandan dinlerken bir yandan da ne yapsam da kızdırsam bu kadını diye düşünüyordum. Hayatımdaki kişinin çok iyi bir insan olduğunu, şansının açık olduğunu ve başarılı olacağını söylemişti. Benimle olan iletişimini ileri seviyeye taşıyacağını ancak bunun için bazı koşulların olgunlaşmasını beklediğini bununda takriben birkaç sene içinde gerçekleşeceğini, yeni bir işim olacağını ama bunun için biraz daha zamanın olduğunu söylemişti. O zamana dair hatırladıklarım bunlar ve söyledikleri aslında gerçekleşti.

2 sene sonrasında sevgilim nişanlım oldu, fal baktırdığım zamandan birkaç ay sonra iş buldum. Şanslı ve güzel bir yıl geçirdim. Şimdi gelelim işin bugününe. Geçtiğimiz günlerde biz yani Fal Delileri olarak yine soluğu Cafe Bi Melek'te Sevgi'nin yanında aldık. Sıramız geldi ilk ben girdim yine. Önce bir kendimi tanıttım dedim sen 2 sene önce de bana baktın çıktı dediklerin. Pek bir tepki vermedi :) Ben de birşey beklemiyordum gerçi. Yoğun bir günüydü sanıyorum ki çok hızlı bir şekilde falıma baktı. Tabii ki yine kahve fincanı haricinde her yere baktı yine hızlıca konuştu. Bu sefer not alabildim. Dediğine göre 2015 benim için hayatımı düzene dengeye oturtacağım bir yıl olacakmış. Ocak ayında iş konularında iyi gelişmeler olacakmış. Gelirim artacakmış. Yine her falcının dediği gibi nişanlımın kalbi temiz, iyi ve benim için doğru bir insan olduğu onunla beraberliğimin uzun soluklu ve temiz olacağını da yineledi. Dediğine göre 2016'da erkek evladım olacakmış. Bak Ayhan da kız evlat görüyorum dediydi. Artık seneye görürüz inşallah.

Sevgi bunları dedi de ne kadarı gerçekleşti? Ocak ayında iş ile ilgili gelişmelerim olumlu yönde sonuçlandı. Bu da gelirimi arttıran bir gelişme oldu. Doğal gidişata göre hayatımın belli bir düzene girme aşamasında olduğunu düşünürsek buraya kadar her şeyi bilmiş oldu. Dediğim gibi bu tür işler enerji meselesi. O nedenle bence henüz gitmediyseniz Sevgi'ye bir şans vermeyi denemelisiniz. Hem diğerlerinden uygun fiyatlı hem de dedikleri çıkıyor. 

En iyisini bulana kadar falcıları dolaşmaya yorum yapmaya devam edeceğiz. Bizi takipte kalın :))






23 Ocak 2015 Cuma

Emre Ararken Oğuz Bulmak...

Yine günlerden bir gün bendeniz Bayan Takıntı, Kırmızı Kafa ve Japon Beyoğlu'ndayız, söylememe gerek var mı bilmiyorum ama tabii ki fal için oradayız...
Sevgi'ye fal baktırmışız, tatminsiz günümüze denk gelmiş, daha o kafede otururken başka falcı araştırır duruma gelmişken, bir çok yorumcunun Emre diye birinden bahsettiğini okumuş bulunduk. Bu bünyeler durur mu? Hadi ona da başka gün geliriz der mi? Yok mümkün değil.... Adamın adı her yerde geçiyor geçmesine ama çalıştığı kafeden ayrılmış. İnanır mısınız bilmem ama biz kafe kafe adamı aramaya karar verip Cafe Bi Melek'ten öyle ayrıldık... Napalım? Sevgi o gün bizi tatmin etseymiş... Neyse Sevgi konusunu bir sonraki yazıma saklayıp , konuma dağılmasına ramak kala dönüyorum....
Yolda yürürken olaya ne kadar odaklanmışsam, üçüncü gözüm açıldı, ve o an içimden bir ses bana Melekler Kahvesine git , olsa olsa oradadır dedi. Melekler Kahvesi'ne gitmeden yolda , her türlü falınıza bakarız , beğenmezseniz para iade tacizleri aklımızı hiç çelmedi, bir an piçlik olsun diye baktırıp , beğenmedik demek istesem de pala bıyıklı amcalarla alay etmeyi de götüm yemedi...
Neyse bak yine konu dağıldı.
Geldik Melekler Kahvesine , evet Emre gerçekten orada çalışıyormuş.... O an el alemden medet ummayı bırakıp bir kahve içip kendi falıma bakmak ve kendi 6. hislerime güvenmek gibi bir şansım da vardı ama Emre'de direttim. Direttim ama 5 saat sıra beklemem gerektiğini duyunca tamam çok teşekkürler deyip kafeden ayrıldım. Yediniz mi?
Yemeyin. Oraya kadar gitmişim...
Adama psikolojik baskı yaptım, Emre hariç en iyi falcıyı ayarlasın diye...Ve payıma Oğuz düştü...
Onu da az beklemedik, 1 saat benim gibi bir sabırsız için oldukça uzun bir zamandı.
Beklediğime değdi mi? Bence değdi.
Bir kere benim için şu an önemli olan ve genele indirgenmeyecek, sallayıp da tutturamayacağı bir çok sorunumu bildi. Olaylar biraz üzücü olsa da yaklaşımının pozitifliği de ayrıca hoşuma gitti, ölçülü bir pozitiflik, asla gereksiz ümitleri yok, fal süresi ne çok uzun ne çok kısa, insanın hevesini de kursağında bırakmıyor, içini de baymıyor. Net cevaplar veriyor, geçmişi bildi, gelecekle ilgili söylediği tarihler henüz gelmediği için geleceği bildi diyemiyorum önümde daha 5 hafta gibi bir zaman var, siz beni 5 hafta sonra dürterseniz gelecekle ilgili de yorumumu yapacağım. Maksat vatana millete hayrımız dokunsun.
Gideyim mi diye soruyorsanız, bence gidin... Hem tarot hem kahve bakıyor. Ben gider miyim? Vallahi ben geçen hafta öyle bir medyumla tanıştım ki, daha da başkasına gider miyim bilmem... Ama yok efendim ben öyle medyumlara karışmam, evlere gidemem vs. derseniz. Oğuz'u tavsiye ediyorum. Gittiğim medyumu anlatmamı bekliyorsanız, o sonraki yazılarda gelecek:)
Ben gidip bir kahve yapayım, güzelce içip kapatayım, ve kendi falımdan yine bir şey anlamayayım ,
Gününüz kahvesiz, hayatınız falsız kalmasın :)

21 Ocak 2015 Çarşamba

İşte Cafe Bi Melek'te Sevgi diye bir falcı varmış dediler....


Hani diyorum ya ben yol gözlüyorum salak gibi. Aşık olduğumdan beri garip garip alışkanlıklar geliştirmemin yanında bir fal merakım tavan yaptı. İşte sürekli Bayan Takıntı ile birbirimize fal bakmamızın yanında daha önce duyduğum ne kadar falcı varsa gitmeye başladım. 50 lira mı 100 lira mı acımıyorum... (Tamam daha hiçbirine 100 lira vermedim bir seferde)

İşte benim kuzenimin evlenmeden önce gittiği bir falcı vardı adı Sevgi diye. O zamandan şimdiki eşiyle evleneceğini,erkek çocuğu olacağını falan bilmişti. Ben de bunu o zaman Bayan Takıntı'ya söylemiştim. Ben o zaman normal olduğum için bu konularda gitmemiş ama o öğrendiği gibi gitmişti. Önce kadına laf atmıştı "Yav bu sen ne dediysen aynısını söyledi. Boşuna gittim zaten hiçbiri olmaz.". Sonra gördük ki hepsi oldu. O zamandan kalan Sevgi'ye karşı bir güven durumu var ya şimdi ben de. Bana birgün geldiler. Dedim ki Bayan Takıntı'ya yürü dedim Cuma günü Sevgi'ye gidelim. O da tabii ki tamam dedi ama Perşembe akşamı hastalanınca ben gelemem dedi.
Yalnız kalmam durdurdu mu beni? Durdurmadı. Ben o gün süslendim, püslendim bir güzel hazırladım. Atladım Taksim'e gittim.

GPS sayesinde kafeyi buldum. Çıktım üst kata... (Tek Tekçi'nin sokağında Giritli Meyhanesi üstünde Cafe Bi Melek.)
Şekersiz kahvemi söyledim, 3 dakika yuttum bekledim sıramı. Normalde randevu ile gidiliyor ama şansıma o gün kimse yoktu. Haftaiçi vs diye herhalde. Geçtim Sevgi'nin karşısına.

Başladı anlatmaya... Anlattı anlattı. Bana bu sene bir aşk varmış ki offf. Sonra şimdiye kadar yapmayı planladığım ne varsa hepsine bu sene başlıyormuşum. Eğitim alacakmışım işimle ilgili. Bizim ki de geliyormuş 15-20 güne ama ben onu kaale bile almayacakmışım. İşim gücüm yerindeymiş. Paraya para demiyormuşum. Bu yeni gelen aşkla evliliğe kadar gidebilirmişim.

Bunların hepsini söyledi söyledi sonra da beni saldı. Çok memnundum. Geçmişe dair analizleri çok iyiydi. Zaten dedikleri başkalarından bildiğim kadarıyla çıkıyordu. Yalnız kendisinden çok hoşlanmadım. Evet üzerinden işini iyi yapmasının verdiği bir ukalalık var. Bunda da kesinlikle haklı. Ama oraya gelen insanlar duygusal olarak tatmin olmaya geliyorlar. Ve bana karşı tavırları çok sertti. Sertlik ve ukalalık arasında önemli farklar var arkadaşlar biliyorsunuz... Neyse geçelim buraları.

Çıktım oradan 15-20 gün dedi ya başladım hesaba ne zaman gelecek diye. Aradım Japon ile Bayan Takıntı'yı falın analizini yaptım. Öyleydi böyleydi anlattım. O konuşmalardan ve mesajlaşmalardan sonra bir daha hep beraber gitmeye karar verdik. Gününe kadar belirledik.

Günle geçti. O 2. buluşmamızın zamanı geldi Sevgi ile(Sadece 9 gün sonradan bahsediyorum tamam.).  Şimdi gittim biz süper 3'lü olarak Cafe Bi Melek'e önceden randevumuzu aldık. Sevgi saat 14'te geliyormuş diye bize anca 16:30'a randevu verdiler. Biz de tabii koştura koştura evden çıktığımız için Japon'un başka işi var diye boşta kaldık. Bir şekilde vakit geçirip geçtik kafeye. Kahveler geldi 3 dakikada içildi. Ve benim aklım çelindi Japon ve Bayan Takıntı tarafından "Ya nasıl olsa 20 lira, hem bu sayede ne kadar tutarlı Sevgi anlamış olursun" denilerek. Bizimkiler girdi çıktı sıra bana geldi.

Başladı Sevgi anlatmaya. Beklediğimin gelmesine daha varmış. Öyle 15-20 gün değil yani. Hayatıma girecek tip buğday tenliyken kumral oldu. Sert hatlıyken yuvarlak hatlı oldu. Renkli gözlüyken kahverengi gözleri oldu. Yapmayı planladığım şeyleri bu sene yapmaya başlıyormuşum yine ama ancak 2016'da toplayacakmışım. Yani 2015 benim senem değildi artık.

Valla çıktım yanımdan. Tamam beklediğimin gelme süresinin uzamasını hiçbir şey mi uyuşmazdı. 9 günde tüm geleceğim mi değişmişti. Ya dedim ben de suç. Kadın üstüste fal baktı hatlar karıştı. Bayan Takıntı dedi ki ne alaka biz senle hergün fal bakıyoruz. Tuttuğu zaman tutmuyor mu? Özetle içimize sinmemişti. Başladım ben alttan altan falcı aramaya. Emre diye birini buldum. Harun Kolçak bile methiye düzmüş kendisine. Aradık bahsedilen yazıda geçen kafeyi orada çalışmıyordu. Sonradan fark ettik ki Emre bu işi artık profesyonelliğe dökmüş "Melekler Kahvesi"ne geçmişti. Baktım kızlara zaten çıkmıştık öbür yerlere. Dedim ki bence biz oraya gidelim... Kesmemişti ne yapayım?

Gittik Emre'yi sorduk. Gittiğimizde saat 17 falandı adamın 21:30'da ki saati boştu bir tek. Özetle yalan olmuştu ama gelmişken boş çıkmayalım diye  sorduk oradaki sorumlu kişiye kime baktıralım? "Oğuz'a baktırın. Oğuz'a! Çok pozitiftir hem de bayağı başarılıdır." Tamam dedik. Aldık 1 saat sonraya randevumuzu oturduk beklemeye başladık kahveleri....


Oğuz mu ne dedi? Oğuz sonra ki yazıda ;)


19 Ocak 2015 Pazartesi

Japon'un biri bir gün...

Tekrar merhaba ;)

Bu sayfaya geldiğine göre blogu sevmiş olmalısın. O zaman her birimize iyice kanın da kaynadı. Ben de memnun oldum o zaman :)

Nerede kalmıştık. Evet, fal diyorduk. Geçen ofistekilerle bir etkinlik gerçekleştirdik. Kalabalık olunca epey gürültü çıkardık, cafede kuytu bir köşede romantizm yaşayan çiftin huzurunu bozunca mekandan kovulduk. Derken hemen yakınındaki Cafe La Porte'ye geçtik. Sohbet, dedikodu, sürpriz doğum günü kutlaması derken fal bakıldığını öğrendik. Önce pek ilgimi çekmedi ama ekipten biri baktırdı öyle bir surat ile geldi ki sanki onu...neyse anladınız siz :)

Bunun üzerine ben de sipariş vermek istedim ama fiyatı duyunca bir ara vazgeçmeyi düşündüm ama çok da merak ettim. Ulan başıma gelen hep bu merak yüzünden zaten başka neyin yüzünden olacaktı :P

Kahve bir kere lokum ile geliyor. Sunum güzel. Sonra zaten mekan güzel hemen bir havaya giriyorsunuz. Bir beyaz kapıdan aşağı doğru upuzun bir merdiven. Loş bir ışık. Bazı basamaklar ürkütücü. Çat diye arkadan kapıyı kapatınca bir "n'oluyoruz lan" ruh haline bürünüyorsunuz. Son basamaktan sonra sizi geniş bir oda karşılıyor. Bir de kedi.

Falcı Ayhan, hiç görmemiştim böyle güleç yüzlüsünü enerjisini yayanı. Çok rahat bir ortam sanki arkadaşınız size gelmiş de sohbet ediyormuşsunuz gibi. Adınızı ve doğum tarihinizi bir deftere özenle yazıyor. Fal'a Tarot ile birlikte bakıyor. Kahvenizin içine neredeyse hiç bakmıyor. Seçtiğiniz kartlar ve ona gelen bilgiler ile size güzelce bir bir anlatıyor. Önce bir karakter tahlili ile başlıyor yönlendirmeler yapıyor. Sonra alıyor sazı eline döktürüyor da döktürüyor. 

Gittiğim diğer falcılar aile içinden de olsa anneanneydi , teyzeydi onlara dair bir fikir beyanında bulunamıyorlardı. Ama Ayhan öyle değil. Ona o kadar soru sordum ki sabırla ve güler yüzle yanıt verdi. Benim geçmiş ve şu anki yaşadıklarıma dair her şeyi net bir şekilde bildi. Ondan dibim düştü zaten. Hayatımdaki insana dair detayları ilk kez bu kadar net tahminlerle bilen ve nokta atışı karakter tahlili yapan bir falcı. 

Japonum ya meraklıyım da sordum aklıma geleni olduğu gibi. Bir bir not ettim dediklerini. Üzerine bir de olacağına inandım. Daha ne olsun. Şimdi bekliyorum zaman doğruluğunu göstersin diye. Ama şu konuda bir ayrıntıyı önemle belirtmek istiyorum. Cidden enerjiniz falcı ile uyumlu oluyorsa o fal yorumu tadından yenmez. O yüzden her fal için bu gözle yorum yapın. O an verdiğiniz enerji çok ama çok önemli. 

Şimdi Kırmızı Kafa'ya bahsettim o da illa gidecek görecek bir test edecek. Etsin bakalım onun deneyimini de elbet öğreneceğiz. Ne zaman mı? E o zaman kurcala sayfaları göreceksin :)


17 Ocak 2015 Cumartesi

3. Gözünden Bildiren Bayan Takıntı

Efendim Merhabalar;
Ben deniz Bayan Takıntı, bazılarınız takintinindunyasi.blogspot.com.tr 'den tanır, tanımayanlar içinse elimden geldiğince blogumuzun içeriğine uygun ve kısa kendimi tanıtacağım. Tabi zor olacak, malum ben kendimden bahsetmeye başlayınca ortaya kitap çıkıyor. Bak yine dağıldım...
Gelelim fal mezvusuna...
Efendim ben falın içine doğmuş bir insanım, bende bir anneanne var sağ olsun, boyumun henüz bir metreyi aşmadığı zamanlarda bana fal nasıl kapatılır öğretmiştir. Bit kadar çocuğum, telve yemeyi seviyorum, başkasının ailesi olsa yapma yavrum organlarına zarar verir derken , benim anneannem ziyan etme de fal kapat demiş insandır. 4 yaşında çocuğun anaokulu hayatı mühim bir fal konusu olmasa gerek...
Ama hakkını yemem, özellikle ergenlik dönemimde çok meyvesini yedim evimizdeki cevherin....
Ama kesmedi , keser mi? Bende bir özellik var aynı gün tek falcıyla yetinemiyorum, illa fal bakanı test etmek amacıyla ikinci bir falcıya giderim, aynı şeyleri söylerse olay benim için bitmiştir. Kolay memnun olmam, kendim de güzel bakarım, ne yazık ki bir kendime bakamam, bir de bana fal bak diye diretene...
Küçüktüm ufacıktım, top oynayıp acıkmak yerine annemle bir falcıya gittim. O zamanlar böyle fal kafeler yok, ya da var ama  ben bunlara gidecek yaşta değilim. Evde su falı bakan bir kadına gidişimizle ilk falcı deneyimimi yaşadım. Tabi bana bakmadı kadın, ama azimle annemin her gidişinde gittim ve ergenlik dönemime denk gelen bir zamanda kendisine fal baktırma şansı yakaladım. Böylece bir merak başladı bende...
Arkadaşlar arasında eğlencesine bakılan fallar, zamanla arada bir gidilen fal kafelere ve en sonunda günün birinde Kadıköy'ün bütün falcılarına aynı günde gidip, 16 tane kahve falı baktırıp, beş kuruşsuz eve gitme çabalarıma kadar uzandı. Eve dönüp arkadaşıma da baktırdım. Demek ki rekor 17 :)
Yıldızname için İzmir'e de gittim, sabah sıraya gireceksin dediler diye 8'de Bakırköy kafelerinin kapısına da dikildim, Kefken'de korku filmlerindeki gibi bir eve girip fal için kadının sardığı dolmaların bitmesini de bekledim, izini kaybettiğim falcılar için adeta bir dedektif gibi çalışıp adamları da buldum çıkarttım....
Evin içine gelecek olursak, her gün iki Türk kahvesi içer, istem dışı kapatırım. Baktım anlamıyorum Kırmızı Kafa'ya fotoğraf çeker yollarım, aslında genelde her gün yollarım:) Odamda katina, tarot, 5 ayrı çeşit melek kartı, hatta sarkaçım bile var, sarkaç kullanımını öğrendiğimde hocamız özellikle şu bana dönecek mi, bu beni seviyor mu diye soruları sormayınız dese de , o gün dersi zor bitirmiş, eve de gelir gelmez sarkaçıma bu soruları defalarca sormuşumdur...
Bundan böyle ben, Kırmızı Kafa ve Japon gittiğimiz falcılarla ilgili engin bilgilerimizi sizlerle paylaşacağız,
3. gözümden bildiriyorum...
3 vakte kadar bu blogun delisi olacaksınız ... :)
Şimdilik hoşçakalın...

Geveze Japon

Merhaba :)

Bendeniz nam-ı diğer Japon. Yerli üretim. İthal olanı sevmeyiz. Kendimiz üretiriz evellallah. Türk işi Japon olunca belli bir yaşa gelene kadar çok trajikomik bazen de aşırı eğlenceli ve neşeli anlara şahitlik ederek anılar biriktirdim. Zaman zaman güzel tesadüflere denk geldim. Hayatımın en lezzetli yanı oldular.

Elbette Japon olmamın dışında farklı özelliklerim de var. Ancak her şeyi bir çırpıda anlatmak olmaz. Tadını çıkara çıkara , aklıma estikçe burada sizinle başımdan geçenleri paylaşacağım. Yalnız biraz çenem düşüktür o yüzden arada sırada değil sık sık buraya uğramanızı tavsiye ederim. Çünkü geveze bir Japon'u her yerde bulamazsınız.

Kırmızı Kafa diye ay burcu İkizler yükseleni Akrep görünce sopayı saklayacağın türden bir deli bir de aynı bunun daha önde gideni ama numunelik bir Bayan Takıntı var hayatımda. İyi ki de varlar. Onlar benim hatunlarım :) Severim hatunlarımı. 

Şimdi bu Kırmızı Kafa demiş ki "Japon'u da sonradan bozduk". Yok öyle bir şey. Külliyen yalan. Ben doğuştan bozuktum anca düzeldim :) Bizim de kendimize göre özelliklerimiz var. Bazıları gibi 3. gözümüz açık olmayabilir ama kalp gözümüz açık. En azından ben öyle düşünüyorum. Hayatımın bazı dönemlerinde garip şeyler yaşadım. Aniden karşıma çıkan insanlar hep bazı şeyleri sorgulamamı bazı alanlara daha fazla zaman ayırmamı öğütlediler. Öğütleri dinledikçe affedersiniz ama has...tir diyebileceğim şeyler de yaşadım. 

Mesela sabahın köründe şiledeki bir mezattan alınan ve yaklaşık 5-6 saat buzlukta durmuş donmuş bir alabalığı (biz öyle sanıyoruz tam gazemesine bıçak sokulurken yaşadığı fark ediliyor o andan sonra tezgahtan hızla alınıp benim ellerimde hayat bulma yolunda yolculuğuna başlıyor) tekrar yaşama döndürmem ve 8 ay bizimle yaşaması gibi. Neyse yani bizde de var birşeyler. 

Japonuz ya meraklı insanız. Ota b.ka merak duyarız. Bu nedenle böyle mistik şeylerdi, reikiydi, faldı, tarottu merak ederim gerektiğinde, karşıma fırsatlar çıktığında parama acımam o büyüleyici sürece kendimi adarım. Bir yandan da ruh halime bağlı olarak gıcık bir hale bürünüp falcıları sinir eder suratlarındaki kızmış ifadeyi görüp arkadan kıs kıs gülerim. 

Hayatımda bir ara dönem belirsizdi hiç hesapta yokken fallara fena sardım. Hatta Bayan Takıntı ile Kırmızı Kafa da şaşırdılar. N'oluyor bizim Japon'a diye bir kal geldi :)

İşte o ara maaşı anadolu yakasındaki falcılara bağladım. Kırmızı Kafa ile Bayan Takıntı kadar olmasa da onlarla aşık atacak kadar tecrübem var yani bu konuda. Geçenlerde de tesadüf eseri bir cafede oturmuş ve fal baktırmış oldum. Gaza geldim biraz itiraf edeyim. Hiç aklımda da yoktu ama iyi oldu. Bu sayede yeni bir keşife imza attım. 

Bu keşfime ait detaylar için blogda gezinmeye devam et ;)